Bülten Yazımız
15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşsiz bir olaya sahne olmuştur. Buna ek olarak bu girişimin, Türkiye’deki darbe geleneğinden sert bir şekilde farklılıkları mevcuttur. 27 Mayıs darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi ve 28 Şubat 1997 postmodern darbesinden farklı olarak halk, önceki darbe sürelerinde takındığı sinik, pasif ve oldu-bitti’ye yer veren tavırlarını terk ederek, çıplak elleriyle tankların karşısına çıktı ve bu darbeye geçit vermedi. Bence bu Türk halkının yazdığı benzersiz destanıdır. Vatan sevgisi ve birlik beraberlik ruhunun ne demek olduğunu tüm dünyaya göstermişti o gece yaşananlar. Türkiye’de yaşayan bir Uygur olarak ben de bu cesurca direnişten derin bir şekilde etkilendim.
İSAR Konferansları kapsamında 15 Temmuz darbe girişimini dışardan bir bakış açısıyla tekrar okuma fırsatı bulduk, Qatar Üniversitesi’nden gelen Farhan Mujahid sayesinde. Hepimizin bizzat yaşadığı bu hain darbe girişimini ABD, Kanada başta olmak üzere Batı medyasının tepkisini, uluslararası örgütlerin izlediği yaklaşımları interaktif bir şekilde gözden geçirdik. Sunum, ABD ve tüm diğer Batı ülkelerinin darbe sırasında yaptığı açıklamalar, açıklamada kullandığı kelimelerdeki incelikler ve medya üzerindeki tepkilerini; tüm bunların yanı sıra, halkın kısa sürede geniş kapsamda ayaklanabilmesinin nedenlerini sosyolojik ve tarihsel boyutlardan da ele alacaktı.
Kelamına kahraman ve cesur Türk milletine, özellikle Türk gençlerine olan saygı ve övgüleriyle başlayan Farhan Mujahid, Batı ülkelerinin özellikle de Amerika’nın darbe girişimini çok yakından takip ettiğini belirtti. Ardından, Amerika’daki hemen hemen tüm üniversitelerde Ortdoğu araştırma merkezlerinin bulunduğu, ancak Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasında Batı ya da Amerika araştırma merkezlerinin bulunmadığını, olsa da çok sınırlı ve yetersiz olduğunu hatırlattı. Onların bizi anladığı gibi bizim de onları anlamamız gerektiği üzerinde durdu Farhan Mujahid.
Bir çok Avrupa ülkesinin darbe girişimi sırasında ve sonrasında yapan açıklamalarını örnek vererek, Batı medyasının iki yüzlü tutumda olduğu, darbe girişimi sırasında net ve açık bir şekilde seçilmiş Türk hükümetinin yanında olduğunu belirtmediğini, darbe girişimi sonrasında ise, bu bir tiyatrodur ve Erdoğan’ın oyunu olabilir gibi manipülasyon amaçlı esassız haberler yapıldığını sert bir şekilde eleştirdi. “Kötü planlanmış darbe girişimi” olmadığını, yaşanan olaylar ve yapılan saldırılar hakkında analizleriyle beraber vurguladı. 15 Temmuz akşam saatlerinde yapılan saldırılar hakkında açıklamanın ertesi sabah saatlerinde yapılmasının maksatlı olduğu, darbe girişimi engellendikten sonra taraf tutmanın bir anlamı olmadığını ileri sürdü.
Sunumun son kısmında ise, Batı medyasının ileri sürmeye çalıştığı haberlerin niye esassız olduğunu, darbe süresinde yaşanan olayları tekrar değerlendirerek tekit etti. Darbe girişiminin başarısız olma sebeplerini Türkiye’de daha önce yapılan darbelerin tesiri, halkın demokrasiye desteği gibi unsurlarla açıklayan sunum, darbecilerin niçin desteklenmediğinin sosyal ve kültürel mücadeleler açısından izah edilmesiyle son buldu.