İSAR Konferansları: Ayaklı Kütüphaneler

20 April 2016
13:31

 

Ayaklı Kütüphaneler kitabı, bilgi hazinelerinden birkaç pırlantayı sinesinde barındıryor. Okuyucuyu ''Yıldızları konuşturan alim''le, ''kafasının içi, müdürlüğünü yaptığı kütüphane kadar zengin olan hoca efendi''yle, ''ölüleri dirilten ve mezarlıklara hayat veren biyografi bilgini"yle, "kahvelerde ders veren ünlü tarihçi"yle, "Osmanlı arşivi belgelerini Bulgarların elinden kurtarmak için çırpınan, akmayan çeşmeleri görünce gözyaşı akıtan muallim"le, "Fransız işgal komutanını kütüphanesinden kovan Hafız-ı Kütüp"le, "kitapların ve kitapçıların şeyhi kabul edilen sahaf"la tanıştırıyor.

Dursun Gürlek,

1952 yılında Tokat'ta dünyaya geldi. İlk ve orta tahsilini memleketinde tamamladı. İstanbul, Atatürk Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Bazı günlük gazetelerde çeşitli görevlerde bulundu. Bir süre muhtelif okullarda Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği yaptı.

Biyografi araştırmaları ve makaleleri Zaman, Yeni Şafak, Sağduyu gibi gazetelerle; Meş'ale, İnanç, Milli Kültür, Türk Edebiyatı, Kültür Dünyası gibi dergilerde yayımlandı. Tarih ve Düşünce dergisinin yazı işleri müdürlüğünde bulundu. Bu dergide neşrettiği ''Ayaklı Kütüphaneler'' ve ''Kırkambar'' başlığı altında yayımladığı yazılarıyla ilgi çekti.

Başta Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı olmak üzere, çeşitli kültür kuruluşlarında Osmanlıca dersleri vermeye devam eden yazar, İstanbul gezilerinde rehberlik yapmakla da tanınıyor. Bazı Osmanlıca kitapları günümüz Türkçesine kazandıran Dursun Gürlek'in ''Ayaklı Kütüphaneler'', ''Kültür Dünyamızdan Manzaralar'', ''Tebessüm ve Tefekkür'', ''Karınca Huzura Varınca'', ''Maziye Bir Bakıver'', ''Çınaraltı Kitap Sohbetleri'' gibi eserleri bulunuyor.

 

Bülten Yazımız

 

Ayaklı Kütüphaneler kitabının yazarı Dursun Gürlek, İSAR’ın misafiri oldu. Konuşmasına kendisini tanıtarak baş­layan Gürlek, ilim ve ilim talebinin önemine işaret ederek beşikten mezara kadar ilim talep etmenin gerekliliği­ni vurguladı. Aynı zamanda “İlim bir lücce-i bî-sâhildir / Anda âlim geçinen cahildir” beytiyle ilmin bitmeyeceğini, her zaman onu talep eden konumunda kalmamız gerektiğini ifade etti. “Allah isteyenden hoşlanır, değil mi? İlmi is­teyenden, irfanı isteyenden, marifeti isteyenden hoşlanıyor. Hoşlanmakla da kalmayıp veriyor, öyle ya vermek iste­meseydi istemek vermezdi” sözleri de konuşmadan geriye kalan hoş bir sada olarak bizdeki yerini aldı.

Köyünden İmam-Hatip’te okumak için Tokat’a giden Dursun Gürlek’in edebi­yat fakültesine gidişine kadarki serüve­ni ilgi çeken bölümlerdi. Gençlik enerji­si hala üzerinde olan Gürlek, yaşın izafi olduğunu ve kendisinin de 63 yaşında bir delikanlı olduğunu ifade etti. Ger­çekten de gençlik belirtileri hocamızın üzerinde görülüyordu. Devamında da Ayaklı Kütüphaneler kitabında da ele aldığı şahsiyetlerden kısaca bahsetti.

Hakkında, öyle bir adam ki ben tarif edemem dediği Babanzâde Ahmet Na­im’den söze başlayan Gürlek, bu büyük hadis âliminin hayatından hareketle kıymetli tavsiyelerde bulundu. En az iki veya üç yabancı dil bilmemiz gerektiği, Osmanlı Türkçesini de bilmenin lüzu­muna değinirken, yakın tarihimizdeki kıymetli şahsiyetlerin yazdığı kitapla­rı, dili ağır diyerek bir kenara bırakan kimseleri de iğnelemeden geçmedi. Ayrıca Osmanlı Türkçesi bilmeyen bir kişinin münevver olarak nitelenemeye­ceğini ifade etti; günlük hayatta alışa­geldiğimiz yanlış kelime kullanımlarını yer yer ince tespitlerle bizlere hatırlattı.

Bir diğer Ayaklı Kütüphane olan Ket­hüdâzâde Ârif Efendi’nin ilmî biriki­minden ve kurmuş oldukları Beşiktaş İlmiye Cemiyeti’nden söz eden Gür­lek’in konuşması boyunca en çok yer verdiği şahsiyetse Ali İhsan Yurt oldu. Dursun Gürlek hocanın kendisine ye­tiştiği ve dizinin dibinden ayrılmadı­ğı Ali İhsan Yurt’u Dursun hocadan dinlemek oldukça keyifliydi. Enderun Yayınevi ve Küllük Kıraathanesi’nde­ki muhabbetler ve ilmî münakaşalar bahsi oldukça dikkat çekiciydi. Küllük Kıraathanesi müdavimlerinden bazıla­rı hakkında da dinlediğimiz anekdotlar konuşmaya tatlı bir renk kattı. Kitapta yer verdiği ve yetişebildiği şahıslardan bir diğeri oln Hacı Muzaffer Ozak’ı dinlemek de bizlere, yakın tarihimizde ne denli kaliteli şahsiyetlerin olduğunu hatırlattı.

Ayaklı Kütüphaneler kitabının ikincisi­nin geldiğini müjdeleyen Dursun Gür­lek,

İstikbal İslam’ındır, Müslümana boş durmak yok, koşturmak var”

sözleriyle konuşmasını sona erdirdi.