Son 100 yılda modern tıpta kaydedilen gelişmelerle yaşamın sonu insanlık tarihinde şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir şekilde müdahale edilebilir hale gelmiş ve teknik imkanlar sayesinde şekillendirilebilir olmuştur. Bu önemli gelişmelere rağmen halen birçok hastalık tamamen iyileştirilememekte ve bu hastalıklar insanların hayatlarının kalan döneminde birçok acı ve ıstırabı beraberinde getirmektedir. Yaşamın sonunda hastalığı şifaya kavuşturma amaçlı tedavilerin amacına ulaşamadığı durumlarda hastaların güncel tıbbi şikayetlerine yönelik tedavilerin yanında diğer sosyal, psikolojik ve manevi ihtiyaçlarına yönelik bakım hizmetleri de ayrı bir önem kazanmaktadır. İşte tüm bu ihtiyaçlara cevap verme amacıyla 1960’lı yıllardan itibaren Batı’da Palyatif Tıp ortaya çıkmıştır. Palyatif Tıp temel felsefe olarak bir taraftan insanın ölümlü bir varlık olduğunu kabul ederken, diğer taraftan da ölümün tıbbın ve hekimin iflası olduğu anlayışını reddeder. Dolayısıyla bir bütüncül yaklaşım içerisinde hastanın kalan ömründe hem fiziki ağrılarını ve bedensel şikayetlerini azaltmayı, hem de diğer sosyal ve manevi ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler. Kültürümüze, geleneğimize ve dinimize aykırı olmayan bu yaklaşım maalesef modern tıptaki ilerlemelerin ülkemizde başımızı döndürmesiyle birlikte ihmal edilmiştir. Son birkaç yılda sağlık sistemimizde yapılan çalışmalar her ne kadar memnuniyet verici olsa da, mevcut ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.
Kitap bu alanda, disiplinler arası bir konseptle hazırlanmış, İslam dünyasında ve Türkiye’de konunun farklı boyutlarını inceleyen ilk kitap olma özelliğini taşımaktadır. Mesleki ve teknik kavramların mümkün olduğu kadar az kullanılmaya çalışıldığı bu eser sadece sağlık çalışanlarına ve palyatif tıp alanında manevi ve sosyal hizmet verenlere değil, aynı zamanda yakınlarının ve kendisinin yaşamının sonunu önemseyen herkese hitap etmektedir.
Satın Almak İçin Tıklayın