Yakın bir zamana kadar İslam’a ve Müslümanlara dair akademik çalışmalara hakim olan anlayış, İslam dünyasında ilmî faaliyetlerin Orta Çağ’dan itibaren canlılığını yitirdiği varsayımına dayanıyordu. Bu bakış açısının bir neticesi olarak, Orta Çağ’dan başlayıp modern zamanlara kadar uzanan altı asırlık Osmanlı dönemi de büyük oranda durağanlıkla betimleniyordu. Ancak son yıllarda artan revizyonist/eleştirel çalışmalar bu ön yargıları yerinden etmeye başlamıştır. İSAR, bu çalışmalara katkı sağlamak üzere yedi senedir Osmanlı ilim geleneğinin farklı dallarını ele alan ve bunların hem İslam ilimler geleneği hem de genel düşünce tarihi içindeki yerlerini yeniden konumlandırmayı hedefleyen bir sempozyum serisi düzenlemektedir. Her biri müstakil kitap olarak da yayımlanmış olan bu serinin ilk yedi sempozyumu sırasıyla kelam, fıkıh, tasavvuf, tefsir, hadis, Arapça dil bilimleri ve mantık-münazara ilimlerine tahsis edilmiştir. Bu toplantıların sekizincisi ise Osmanlı döneminde “ilm-i tarih” hakkında olacaktır.
15. yüzyılın ikinci yarısında belirginleşmeye başlayan Osmanlı tarih yazıcılığı, kendinden önceki birçok tarihçilik geleneğinden unsurlar barındırmakla beraber, çeşitli yönleri ile de onlardan ayrışmaktadır. Bir yandan İslam tarih yazıcılığında görülen zamanın başlangıcından yazarın kendi çağına kadarki geçmişi kapsayan evrensel tarih yazımı devam ederken, diğer yandan Osmanlı hanedanının tarihini merkeze alan metinler boy göstermiştir. Bunların yanı sıra belirli bir döneme, olaya ve kişilere odaklanan tarih eserleri de telif edilmiştir. Osmanlı’da tarih yazarları manzum veya mensur, bölgesel veya genel, kısa dönemli veya uzun dönemli içeriklerde ve ölçeklerde metinler ortaya koymuştur. Aşıkpaşazade, Neşrî ve Oruç Bey ile başlayan Osmanlı tarih yazıcılığı serüveni İdris-i Bidlisi, Kemalpaşazade, Celalzade, Cebertî, Mustafa Âlî, Selanikî, Hoca Sadeddin, Şa’rânî, Katip Çelebi ve Peçevî gibi tarihçilerle devam etmiş, Naîmâ, Raşid, Ahmed Lütfi ve Ahmed Cevdet Paşa gibi vakanüvislerle modern zamanlara ulaşmıştır.
Osmanlı’da İlm-i Tarih sempozyumunun odak noktası, günümüz tarih yazıcılığının Osmanlı devrine dair meselelerinden ziyade, dönemin tarihçileri, eserleri ve onların tarih yazımına ilişkin kendi meseleleridir. Sempozyum, bu tarihçilerin hayatlarını, geleneklerini, kullandıkları kaynakları, tarih yazımındaki usullerini ve ulaşmak istedikleri hedefleri aydınlatmayı amaçlamaktadır. Ayrıca yeni tarih çalışmalarında ortaya çıkan (kavramlar tarihi, duygular tarihi, çevre tarihi vd.) yaklaşımlar çerçevesinde Osmanlı tarih metinlerini yeniden yorumlamayı hedeflemektedir.