21. yüzyıl İslam dünyasında, klasik fıkhî düşünme biçimini hatalı gören, fıkıh usûlü geleneğini dışarıda bırakan ve genel olarak Kur’an ve Sünnet naslarından dini anlamaya ve bilgi üretmeye çalışan bir yaklaşım olduğu bilinmektedir. Bu anlama biçimini “Metin İslamcılığı” olarak nitelemek mümkündür. Dini bu şekilde anlama ve yorumlama biçimi modern dönemde ortaya çıkmış olmakla birlikte, Müslümanların bütünüyle yabancı olduğu bir zihniyet değildir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren zaman zaman tezahür eden ve güçlenen bir düşünme biçimi olan Ehl-i Hadis ve Selefiyye zihniyeti ile modern dönemde ortaya çıkan bazı akımlar arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bu benzerlikler ve alakalar, modern hareketlerin bazı yönlerinin klasik Selefîlikten ilham alarak şekillendiğini gösterir. Geçmişten günümüze uzanan bu düşünme biçimleri arasında bazı farklılıklar bulunmakla birlikte, hepsi özünde İslâm’ın temel kaynaklarına dönme ve kaynağın tekliği iddiasında birleşmektedirler. Bugün Metin İslâmcılığı olarak nitelenebilecek bir zihniyetin revaçta olduğu akımlar, fıkıh usûlü düşüncesinden uzaklaşma, geleneği değersizleştirme ve fıkıh mezheplerini İslâmî kaynakları anlama, yorumlama ve sıhhatli bir şekilde yaşamanın meşrû vasatları olarak görmeme hususunda ortak kanaat arz ederler. Ayrıca tarihi tecrübeyi işlevsiz kılarak köklere dönme fikrini savunma ve tek olan hakikate ulaşıp bunu dayatma noktasında indirgemeci bir tavra sahip olan Selefî düşünme biçimi ile kendilerini ilerlemeci ve modern olarak takdim eden anlayışlar arasında da ciddi bir benzerlik bulunmaktadır. Yine kutsal metne dönüşü savunan Protestanlık ile İslâm dünyasındaki bu türden Selefi hareketler arasındaki ortak zihniyet de dikkati çeken bir diğer husustur. Fıkhî düşünceyi ve beşerî birikimi reddederek nasları merkeze alan ve bir anlamda kutsal metnin otoritesine sığınarak kendisine alan açmaya çalışan Selefilik hareketinin modern İslam düşüncesinde nasıl bir kırılmaya yol açtığı tartışmaya değer bir meseledir.
İşte bu gibi sâiklerden hareketle sempozyumda, pek çok İslâm ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlayan ve Metin İslamcılığı olarak tezahür eden Selefî düşünme biçiminin temelleri, amaçları, taşıdığı imkânlar, barındırdığı riskler ve argümanlarının tahlili konu edilecektir. İlk olarak İslâm tarihinde İbn Hazm, İbn Teymiyye gibi âlimlerce temsil olunan bazı Selefî eğilimler incelenerek bu anlayışın kökenlerine inilecektir. Bir sonraki evre olarak, İbn Abdülvehhâb ile ortaya çıkan Selefîlik anlayışı ve onu hazırlayan faktörler ile Şevkânî, Dihlevî gibi bu zihniyeti muhtelif derecelerde benimsemiş diğer bazı isimlerin görüşleri ve günümüze etkileri ele alınacaktır. 18. yüzyıl öncesindeki hadis hareketlerinin modern Selefiliğe nasıl zemin hazırladığı ve 20. yüzyılın başlarından itibaren İslam düşüncesinde Batı etkisinin ilk tezahürleri olan Muhammed Abduh, Reşit Rıza gibi isimler ve öğrencileri üzerinden görülebilen bu düşüncenin etkileri de sempozyumun inceleyeceği konular arasındadır.
Bunlara ilaveten medreseden üniversiteye geçiş sürecindeki değişim, yeni eğitim kurumları ve son dönem eğitim programları üzerinden de fıkıh anlayışının değişimini gözlemlemek mümkündür. 20. yüzyılın başlarında yazılan usûl eserleri ve Ezher’de bunların ders kitabı olarak yeniden formüle edilmesi ile ortaya çıkan yeni fıkıh usûlü tarzı, gelenek ile Selefi söylemi uzlaştırma çabası olarak görülebilecek böyle bir eğitim tarzının yumuşatılmış bir Selefi anlayışın yerleşmesine sebebiyet vermesi gibi hususlar söz konusu dönüşümün bazı mecralarıdır. Bu eserlerle birlikte fıkıh usûlünün işlevine dair algıda yaşanan dönüşümün, yeni usûl arayışlarının ve anlama biçimlerinin kritik edilmesi icap etmektedir. Böylece klasik söylemin yerini alan modern söylemin ortaya çıkışı, mahiyeti ve İslâm dünyasına etkileri gözler önüne serilmiş olacaktır. Dolayısıyla sempozyumda Selefî İslam algısı tarihsel bir düzlemde takip edildikten sonra modernizm-Selefiyye ilişkisi de dikkate alınarak çağdaş Metin İslamcılığının paradokslarının özellikle fıkıh usûlü açısından tahlil ve tenkit edilmesi amaçlanmaktadır.
Bu hedefler doğrultusunda sempozyum katılımcılarından, gelenek dikkate alınmaksızın bilgi üretilmesinin ve kaynaklara dönüş fikrinin fıkıh ve usûl anlayışına etkileri bağlamında Selefî düşünme biçimini incelemeleri yönünde katkı beklenmektedir.
Sempozyum Programı ve Tebliğ Özetleri İçin Tıklayınız
Bülten Yazımız
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR) tarafından düzenlenen “Uluslararası Modernleşme, Protestanlaşma ve Selefîlik Sempozyumu” 22-24 Eylül tarihleri arasında İslam Araştırmaları Merkezi’nin (İSAM) konferans salonunda gerçekleştirildi. Açılış konuşmaları, İbn Haldun Üniversitesi Rektörü ve İSAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Recep Şentürk ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mürteza Bedir tarafından gerçekleştirilen sempozyuma yurtiçinden ve yurtdışından alanının uzmanı çok sayıda akademisyen katıldı.
Meselenin felsefî kökleri ele alınarak başlayan sempozyumda, öncelikle modernitenin ve selefîliğin İslam dünyasında ne tür sorunlara yol açtığı ortaya konuldu. Selefî-modernist düşüncenin İslam dünyasında yol açtığı problemlere değinilen sempozyumda dinin kutsal metin üzerinden belirli bir yöntem olmadan anlaşılmasına dair metodolojik tartışmalara yer verildi. Bu bağlamda Yahudi ve Hıristiyan dünyanın metin merkezli anlayışlarına dair tecrübeler üzerinde duruldu.
Tarihsel süreçte İslam dünyasında selefîliğin ve modernizmin nasıl ortaya çıktığı üzerinde durulan oturumlarda, ön plana çıkmış isimler üzerinden günümüzde literalist anlayışların nasıl bir evrim geçirdiği ele alınarak modern dönemde bu yaklaşımın İslamî ilimlere olan yansımaları masaya yatırıldı.
Üç gün süren sempozyumda icra edilen sekiz oturumun adından, genel değerlendirme konuşmalarının yapıldığı kapanış oturumuyla birlikte sempozyum sona erdi.