İSAR Osmanlı’da İlimler Sempozyumu Dizisi II
Osmanlı'da İlm-i Fıkıh: Âlimler, Eserler ve Meseleler
24-25 Aralık 2016
İslam kültür ve medeniyetine dair akademik çalışmalara hakim olan yerleşik anlayış, İslam düşüncesinin ortaçağlardan itibaren üretkenliğini yitirdiği varsayımına dayanmaktaydı. Bu bakış açısının bir neticesi olarak, ortaçağlardan modern dönemlere kadar süren Osmanlı devrinin İslami ilimler alanında en iyimser ifade ile durağan bir periyot olduğu kabulü yaygınlaşmıştı. Ancak son yıllarda yapılan revizyonist/eleştirel çalışmalar bu kabulleri sorgulamaya başlamıştır. Osmanlı dönemi İslam bilgi ve kültür birikimi, üretkenlik ve durağanlık gibi indirgemeci kavramsallaştırmaların ötesinde bu geleneği kendi bağlamında anlamaya dönük çalışmalara ihtiyaç duymaktadır. İSAR, bu yaklaşımın bir uzantısı olmak üzere Osmanlı ilim geleneğini çok katmanlı bir anlayışla ele alarak onun hem İslami ilimler geleneğinde hem de dünya düşünce tarihi bağlamında yerini yeniden tanımlamayı hedefleyen ilmi toplantılar serisi tasarlamıştır. Serinin ilk sempozyumu, gerileme/durağanlık söyleminin en fazla dile getirildiği Osmanlı dönemi ilm-i kelamı üzerine yapılan araştırmalara eğildi. Serinin ikinci toplantısı ise Osmanlı dönemi fıkıh mirasına odaklanacaktır.
Fıkıh, insan davranışlarını konu edinmesi sebebiyle hayatla doğrudan ilişki içerisinde olmuş ve buna bağlı olarak oldukça dinamik bir ilim olarak gelişmiştir. Mezheplerin sahneye çıkmasıyla sistematik bir şekilde gelişimini sürdüren fıkıh ilmi asırlar boyu gerek devlet teşkilat ve idaresini ilgilendiren konularda gerekse insanların gündelik hayatlarına ait meselelerde Müslümanların temel kaynağı olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda fıkhın hem uygulama alanı bulması hem de nazarî çalışmalara konu olması, fıkıh ilminin gelişim evreleri içerisinde bu dönemin ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle modern dönemlere kadar uzanan varlığıyla Osmanlı İmparatorluğu fıkhın nazarî ve ameli yönlerinin incelenmesi açısından özgün ve üzerinde durulmayı gerektiren bir inceleme alanıdır. Zira devletin uzun tarihi boyunca Osmanlı alimleri gerek mevcut fıkıh müktesebatını güncelleyerek gerekse bu birikime kendi çalışmalarını ekleyerek fıkıh ilminin gelişmesine kayda değer katkılarda bulunmuşlardır. Ancak şimdiye kadar Osmanlı fıkıh tecrübesinin bazı istisnalar dışında derinlikli çalışmalara konu edildiğini söylemek zordur.
Bu sempozyum, Osmanlı alimlerinin fıkıh geleneğine genellikle ihmal edilmiş olan katkılarını ele almayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, Osmanlı devletinin kuruluşundan başlayıp Mecelle’ye kadar olan süre içerisinde tartışılan fıkhî meseleler, bu alanda kaleme alınan eserler, zaman içerisinde ortaya çıkan müesseseler ve Osmanlı fakihleri sempozyumun ele almayı amaçladığı ana konular arasındadır. Osmanlı Devletinin kuruluşundan Tanzimat’a fıkıh mirasına eğilecek olan bu toplantıya, aşağıdaki örnek konular çerçevesinde özgün ve nitelikli bildiriler kabul edilecektir:
- Fakihler, kariyerleri
- Fıkhî mezhepler, aidiyetler
- Fakih biyografileri ve entelektüel ağlar
- Fıkhın ilim, eğitim ve sosyal hayata etkileri
- Fıkhın diğer şer‘î ve aklî ilimler ile ilişkisi
- Fıkıh literatürü: Fetvâ, şerh, haşiye ve risaleler
- Medrese müfredatında fıkıh ilmi
- Fıkıh, siyaset, iktisat vb. konular
- Fıkha Osmanlı dönemi özgün katkılar
- Osmanlı fıkıh tecrübesinin genel hukuk tartışmalarındaki yeri ve önemi
Sempozyumu müteakip sunulan tebliğlerden seçilecek olanlar ayrı bir eser olarak yayımlanacaktır.
İstanbul’da gerçekleştirilecek sempozyumun dili Türkçe, İngilizce ve Arapçadır.
Bildiri özetleri en fazla 250 kelime olarak düzenlenmelidir.
Özetler -başvuranların iletişim bilgileri ve akademik CV’leri ile birlikte- symposium@isar.org.tr adresine gönderilecektir.
Önemli Tarihler:
Özetlerin Teslimi: 1 Haziran 2016
Kabul Edilen Tebliğlerin Açıklanması: 10 Haziran 2016
Tebliğlerin Tam Metninin Gönderilmesi: 15 Kasım 2016
Sempozyum Tarihi: 24-25 Aralık 2016
Sempozyum Websitesi: sempozyum.isar.org.tr