Bülten Yazımız
İlim, takva, beyan sloganı ile yola çıkan İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı, yeni meseleler zuhur edince kurulmasına karar verilmiş bir vakıf olmaktan ziyade İslam geleneği içerisinde hizmet vermiş ve kendisini ilme adamış vakıflar silsilesinin bir halkasıdır. Dolayısıyla İSAR, salt güncel sorunlara çözüm arayan, günlük çözümler üreten bir düşünce kuruluşu değil; bilakis ilk vahiyden itibaren süregelen hak-batıl mücadelesini merkeze almayı kendisine misyon edinmiş İslam düşüncesinin bir ürünüdür. Bu vecihle Ashâb-ı Suffe’nin ruhunda, Nizâmiye Medreselerinin hamurunda, Sahn-ı Semân Medreselerinin temelinde ve daha sayılamayacak sayısız İslam ilim ve düşünce kurum örneklerinde ne varsa İSAR’ın ruhunda da aynı gayeler ve düsturlar vardır. Böylece gerek halen İSAR’da ilim tahsil etmekte olan öğrenciler gerek İSAR’ın müstakbel öğrencileri gerek İSAR’da ders veren hocalarımız gerekse hocalarımızın Hocaları İSAR ruhunun tedrisinden ve irşadından geçmiştir. İşte aynı yolun yolcusu ama farklı neslin mensupları olan üç değerli İsarî, kendi ilmî ve hayatî tecrübelerini, İSAR’ın temel misyonunun sacayaklarından olan ‘beyan’ gayesi gereğince İSAR öğrencileri ile paylaşmışlardır.
Moderatörlüğünü Dr. Serhan Afacan’ın yaptığı bu konferansın diğer konuşmacıları ise Marmara Üniversitesi İktisat Tarihi bölümünden Prof. Dr. Erol Özvar ile Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Tarih bölümlerinden mezun olan Şaban Ağlar idi. Erol Hoca’nın kısa bir hayat hikayesi ile başlayan konferansta Erol Hoca üniversite çağlarında yaşamış olduğu İSAR ruhunu ve çalışma tecrübelerini, her alandan öğrencinin kendisini idol olarak aldığı öğrencilere büyük bir heyecanla anlattı. Tabi o dönemin şartlarının şimdi ki gibi geniş olmadığını bu nedenle dönemin Hocalarının büyük bir özveri ile çalıştıklarını, işte İSAR’da tecessüm eden Ashâb-ı Suffe ruhunun o hocaların tedrisatında yetişen öğrenciler eliyle kurulduğunu, bizzat birinci ağızdan yaşadıklarını bizlere aktardı. Elbette konuşmasının ilk bölümünün sonunda İSAR öğrencilerinin üzerinde ne büyük bir yükün bulunduğunu, o kadim ruhun devam etmesi için bir önceki nesilden daha çok çalışmamız gerektiğini bizlere hatırlatan hoca, dünyanın birçok üniversitesinde de bulunmuş olmasının verdiği tecrübe ve izlenimlerle bizlerden gayet umutlu olduğunu ekledi. Erol Hoca’nın konuşmasına eklemeler yaparak ve sorular sorarak katkıda bulunan Serhan Hoca kendi tecrübeleri ile Erol Hoca’nın tecrübelerini karşılaştırarak kadim medeniyetimizin devamı için ilim, ahlak ve aksiyon gibi ana olguların altını çizdi. Daha sonra Şaban Ağlar’a dönen Serhan Hoca bizlere Şaban Ağlar’ın İsrail Hayfa Üniversitesi’nden master kabulü aldığı müjdesini verdi. Çok başarılı bir lisans eğitimi sürecinden geçen Ağlar, bu başarısını İngilizce, Arapça ve Farsça ile süslemiştir. Başarısının sırrını çok şeyi az zamanda yapmak yerine az şeyi yeterli zamanda çok iyi yapmakla açıklayan Ağlar, iştigal edilen uğraşa meslek olarak değil de bir zevk olarak bakılması gerektiğinin de altını çizdi. Diğer yanda hem Avrupa hem de Amerika tecrübesi bulunan Erol Özvar Hoca, Ağlar’ın bu
“Evet, sevdiğimiz işi yapmak hiç şüphesiz bizi başarıya yaklaştıracaktır, ancak yaptığımız işi sevemiyorsak ve bu işi de değiştirme şansımız yoksa bundan sonra yapılması gereken yaptığımız işi sevmeye çalışmaktır. Ancak yaptığımız işi sevmek yetmez bunu azim ve disiplinle desteklemek başarının olmazsa olmazıdır. Bizleri diğer inşalardan ayıracak özelliğimiz daha fazla çalışmamız olacaktır.” Serhan Afacan Hoca da bu değerli tavsiyelere katkıda bulunarak bir işi yapmak veya yapmamaktan daha kötü olanın “-mış gibi yapmak” olduğunu söyleyerek bizlerin “ahsenu amel” seviyesinde işler yapmayı amaç edinmemiz ve bu yolda sabr ve sebat göstermemiz gerektiğini söyledi. Son olarak İSAR ruhunun farklı jenerasyonlarının 3 temsilcisi öğrencilerden gelen sorulara cevap vererek sözlerini noktaladı.
Hocalarımızın ısrarla vurguladığı sabır ve azmin bu uzun süreçte devam edebilmesi için lazım olan yegane etken olan moral ve motivasyonu sağlamak amacıyla düzenlenen bu konferansla, öğrenciler, kendilerine idol olabilecek kişilerin verdiği bu önemli tavsiyelerle tekrar motive oldular ve bu motivasyonlarını gerek konferans sırasında ilgili gözlerle takip etmeleri ile gerek konferans sonundaki sorularla gösterdiler. İSAR’ın en temel sloganı olan “İlim, Takva, Beyan” vizyonunun gerçekleşmesini, müşahhas örneklerin göz önünde olması ve tavsiyeler vermesi hiç şüphesiz daha da kolaylaştıracaktır. Ancak hocalarımızın her zaman söylediği gibi işimiz zor, zamanımız dar, ancak yapacağımız işler büyüktür…